Virginia Angus`a geçen sene bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine gittim. Gittiğim mekan Eminönü`nün ara sokaklarında daracık minicik bir dükkandı. Zaman içerisinde birkaç kez daha burayı ziyaret ettim ve her gittiğimde daha uzun olan bir sıra beni karşıladı. O ziyaretlerimden birinde Nişantaşı şubelerinin yakında açılacağı müjdesini bana vermişlerdi, sonunda Nişantaşı şubesini de deneme fırsatım oldu.
Öncelikle belirtmeliyim ki içeri girdiğinizde sizi “bugün ete doyacağım” hissiyatı kaplıyor. Gerçekten sıcacık bir ortam, duvarlarda kullanılan ahşap çıtalar, oturma düzeni ve “düzenli” düzensizlik sizi içine çekiyor.
Öncelikle servis ile ilgili yorum yapmalıyım. Gecikmeler ve siparişi sıklıkla tekrarlamak zorunda kalmak oldukça sıkıcı olabiliyor. Benim bulunduğum dönemde %70 yoğunluk olmasına rağmen, hem sipariş hem de hesap ödemede sıkıntı yaşadım 5/10.
Etlere gelince; etler Angus, kendi çiftliklerinden geliyor ve bilindiği üzere bu et dünyadaki kaliteli sınıflardan biri. Tabii ki bir Wagyu değil, ama Türkiye`de Wagyu bulmak da pek kolay değil zaten.
Başlamadan önce söylemem gerekli ki et pişirme tercihimiz hem burgerler hem de etler için ayrı ayrı soruldu. Ben Orta-Az tercih ederim ve etler gerçekte beklediğim gibi geldi.
Füme et ile başladık, lezzetli ancak marinasyonu biraz zayıf geldi 7/10, antrikot leziz 9/10, lokum 8/10, sucuk yağsız ve biraz yavan 7/10, şaşlık mükemmel 9/10, şelale güzel 8/10, köfte 8/10.
Hamburger için ise ayrı bir paragraf açmam gerekiyor. Virgina Angus bu konuyu çözmüş, iyi hamburger yapmak gerçekten zordur. Etin çeşidi, köfte içindeki yağ oranı, iç yağın bölgesi, ekmek. Bunlar bir araya doğru şekilde gelir ise ancak güzel hamburger olur. Virginia Angus ekmeklerini kendi yapıyor ve eti mükemmel harmanlayarak köfteyi oluşturuyor. Et ve ekmek üzerine ne kombinasyon isterseniz sonrası sizin, domates mi, füme et mi ona siz karar verin. Bu bağlamda burger konusunda Virgina Angus`a notum tam 10/10.
Sonuç itibari ile buraya gelin ete doyun. Ortalama notum 9/10.